“Hayatımın bu tutuklulukla altüst olduğunu söyleyebilirim” – Agos

Varduhi Balyan 02.11.2021 – Agos Gazetesi


İnsan Hakları Gündemi’nin geçen haftaki sayfasında öğrenci mahpusların yaşadıkları hak ihlalleri kapsamında, 2018 ve 2020’de ayrı ayrı tutuklanan Can Memiş’le yaptığımız söyleşiyi yayınlamıştık. Bu hafta ise Kanada’da doktora eğitimini sürdüren ve 2020’nin Ağustos ayında Türkiye’ye ailesini ziyaret etmek için gelip burada tutuklanan Cihan Erdal’la konuştuk.

Ne gerekçe ile ve nasıl tutuklandınız? Süreci anlatır mısınız?

2017 yılından beri Kanada’da Carleton Üniversitesi Sosyoloji Departmanı’nda doktora çalışmalarımı sürdürmekteydim. Ağustos 2020’de hem ailemi ziyaret etmek, yeni doğacak yeğenimi karşılamak, hem de tez saha araştırmamın İstanbul ayağını sürdürmek üzere Türkiye’ye geldim. Ülkeme gelemeyecek ne yapmışım ki? 25 Eylül sabahı İstanbul’da gözaltına alındım. Hakkımda tek bir delil sunulmadan, gizlilik kararı konulduğu söylenen bir dosya kapsamında, yalnızca 2014’te HDP MYK üyesi olduğum için altı yıl sonra keyfi bir biçimde tutuklandım ve dokuz ay boyunca özgürlüğümden mahrum kaldım. Tutuklandıktan üç aydan fazla süre sonra, 2021 Ocak’ın ilk günlerinde iddianameyi elimize aldık ama hukuk rejimi adına utanç verici olarak ifade edilebilecek o binlerce satırlık metinde hakkımda 38 kez ağırlaştırılmış müebbet istenirken, ‘delil’ diye dosyaya konulan ise suçlamalarla ilgisi basit mantık düzleminde dahi kurulamayacak birkaç sosyal medya paylaşımından ibaretti. Türkiye ne yazık ki bilhassa son yıllarda artan biçimde insanların özgürlüklerinin çok kolay, çok hoyratça ellerinden alındığı bir güzergaha girdi. Akademisyenlerini, gazetecilerini, siyasetçilerini, aktivistlerini, hak arayan yurttaşlarını hapseden, yılgınlığa düşürmeye çalışan bu totaliter sıkışmışlığın içerisinde bizler de payımıza düşeni yaşıyoruz.

Hapishanede sürecinize dair neler anlatmak istersiniz?

Hapishane deneyimimle ilgili belki zaman içerisinde anlatılacak çok şey var ama benim için en ağır yanı, vahim bir şiddet olayından bir tür düşman hukukuyla ‘hiçbir şey yapmamışsa bile bir şey yapmıştır’ zihniyetiyle sorumlu tutulmaya çalışılmamdı. Hem aktivist pratiğimle hem akademik çalışmalarımla, amasız ve fakatsız bir biçimde, şiddetsiz bir dünyayı savunmuş biri olarak maruz kaldığım suçlamalar, şiddet failliğinin iması dahi bir manevi işkenceydi. Mahpushanede yaşadığımız bütün zorluklar bir yana, bu hissin herhangi bir biçimde tazmin edilebileceğini sanmıyorum. Ama her şeye rağmen içeride okumaya, yazmaya, umut etmeye, hayal kurmaya devam ettim. Dünyanın pek çok yerinden gelen destek ve dayanışmayla belki on yıllar uğraşsam elde edemeyeceğim bir duygu dünyasına eriştim.

Genç aktivist, öğrenci olarak hapishanede ayrımcılıklarla karşılaştınız mı? Yasal eşinizle görüş hakkı verilmediğinden bahsetmiştiniz…

Açıkçası uzun yıllardır hapishanelerde tutuklu olan onlarca siyasetçinin, aktivistin, masum insanların bildiğimiz, bilemediğimiz türlü baskılarla karşılaşmalarını düşününce, yaşadıklarımı anlatmanın utancını ve ağırlığını hissediyorum. Ama belki şunu hatırlatmalıyım. Daha geçtiğimiz günlerde Türkiye’den ve Kanada’dan avukatlarımızın benim tutukluluğumla ilgili Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na yaptıkları bireysel başvuru neticelendi. BM bu kararıyla dokuz ay boyunca özgürlüğümden yoksun bırakılmamın keyfi ve hukuksuz olduğunu tasdik etti. Dahası, BM Çalışma Grubu, Türkiye hükümetini derhal koşulsuz olarak serbest bırakılmam için, yani adli kontrol tedbirlerinin de kaldırılması için acil önlem almaya ve uluslararası hukuka uygun olarak tarafımıza tazminat ve diğer telafiler için uygulanabilir bir hak vermeye çağırdı. Çalışma Grubu’nun hazırladığı rapor ayrıca tutuklu olduğum dokuz ay boyunca, Kanada’da birlikte yaşadığım yasal eşimle telefonla görüşmeme izin verilmediğinin de altını çiziyordu. Pek doğal olarak diyebilirsiniz ki, doğrudan sizin davanızı ilgilendiren AİHM Büyük Daire kararı uygulanmıyorken BM Çalışma Grubu’nun hak ihlallerinize ilişkin hükmü nasıl dikkate alınacak? Ben yine de er ya da geç hukukun, normların, değerlerin ama Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarıyla ama başka siyasal gelişmelerle, mutlaka hayat bulacağına inanıyorum.

Hapishane süreçleri, serbest bırakıldıktan sonra imza atma yükümlülüğü, yurtdışı yasağı, tüm bunlar hayatınızı nasıl etkiliyor?

Şartlı olarak serbest bırakıldığımız 15 Haziran 2021’den bu yana haftada iki kez karakola gidip imza verme yükümlülüğü ve yurtdışına çıkma yasağı uygulaması devam ediyor. Bunlar tedbir değil, eziyet. Aslında Ottawa’da ikamet eden, evi, eşi, üniversitesi orada olan biri olarak elbette hayatımın bu tutuklulukla altüst olduğunu söyleyebilirim. Tutuklu kaldığım süre boyunca doktora çalışmalarım kesintiye uğradı. Serbest bırakıldığımdan beri üniversitem, rektöründen bölüm başkanımıza, muazzam bir destek sağlıyorlar, doktora araştırmalarıma ve diğer akademik çalışmalarıma İstanbul’dan devam edebilmem için ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak tez görüşmelerimin önemli bir bölümü Atina ve Paris’te yaşayan gençlerle gerçekleşecekti ve tüm bu görüşmeleri, saha çalışmasını çevrimiçi olarak tasarlamak ve sürdürmek için gayret sarfediyorum. Bir yandan da dava devam ediyor; ne kadar süreceği, adli kontrol tedbirlerinin ne zaman kaldırılabileceği büyük bir muamma. Hukuksuz, keyfi, konjonktüre bakan yargısal kararların insanların ömürlerini, eğitim haklarını, geleceklerini, sevdiklerinin aldıkları yaraları hiçe sayıyor oluşunu görmek, yaşamak üzüntü verici. Ama bıkmadan, usanmadan araştırmaya, seçtiğim yolda ilerlemeye devam ediyorum. Akademik-aktivist alanın kesişiminde üretmek istediğim çok şey var ve buna siyasi gerekçelerle sürdürülen bir davanın etkisini azaltabilmek için değerli avukatlarımla, sevdiklerimle birlikte çalışıyoruz.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Savunmamı yaptığım 15 Haziran günü mahkeme salonunda söylediğimi tekrar etmek isterim. Çok sevdiğim Paul Ricoeur’ün ‘kendi ve başkası diyalektiği’ bize der ki, şuurun da, bilincin de, duyumun da kökeni başkasıdır. Öyleyse söz konusu olan hissetmek değil beraber hissetmek, kendi vicdanıyla yetinmek değil başkasının vicdanına da ihtiyaç duymaktır. Riceour’ün adil kurumların olduğu bir toplumda başkası için ve başkası ile iyi yaşam dediği etik ereğin de, bana göre politik eylemin de zorunlu ön koşulları bunlardır. Ortaklaşa bir vicdanı, başkasının vicdanını kendi vicdanın kılmak, başkasının üzerine titremektir. Siyasi çıkarlara göre ayarlanan yargısal süreçlerin, bütün politik kötülüklerin kamunun vicdanında mahkûm olması kaçınılmazdır. Yeter ki, başkasının üzerine titrediğimiz dayanışma çemberlerini ince ince örüp büyütelim.

UN dubs PhD student’s petition for release ‘urgent,’ seeks Turkey’s defense

The United Nations Working Group on Arbitrary Detentions accepted a petition from Turkish PhD student Cihan Erdal as “urgent” and asked for a defense from Turkey about the student’s detention for the past seven months.

Friday April 23 2021

https://www.duvarenglish.com/un-dubs-turkish-phd-student-cihan-erdals-release-petition-urgent-seeks-turkeys-defense-news-57209

Also in Turkish: https://t24.com.tr/haber/bm-tutuklu-doktora-ogrencisi-cihan-erdal-in-basvurusunu-acil-kodla-kabul-etti,947975

Arbitrary Detention and Academic Freedom: Broader Themes and the Case of Cihan Erdal

Arbitrary Detention and Academic Freedom: Broader Themes and the Case of Cihan Erdal

March 29, 2021 at 3:00 PM to 4:30 PM

Location:Online via Zoom
Audience:Carleton CommunityCurrent StudentsStaff and Faculty
Contact Email:soc-anthro@carleton.ca

The detention of Carleton Sociology PhD student Cihan Erdal (along with dozens of others) on September 25, 2020 in Istanbul as he was starting to carry out his doctoral research in his home country has focused attention for many on the extensive use of arbitrary detention in Turkey and around the world and its use to muzzle academic inquiry.

This seminar brings 5 speakers to focus both on the broader context of arbitrary detention and its threat to academic freedom and the specific case of Cihan Erdal, who is going to trial on April 26th for reposting two public (and legal) posts on his Facebook page more than 5 years ago.

Link

Université de Genève: Toute atteinte à la liberté académique mérite attention

Événements

Toute atteinte à la liberté académique mérite attention

Le 30 mars, une conférence en ligne fait le point sur les menaces pesant sur les libertés des universitaires en Turquie, en France et en Suisse.

SAR-Turquie-J.jpg
Manifestation à Istanbul contre la nomination d’un nouveau recteur de l’Université de Boğaziçi par le gouvernement turc. Février 2021. Photo : Yasin Akgul/AFP

Peut-on légitimement appeler à la désobéissance civile quand on est professeur-e d’université? Cette question récemment posée dans le cadre de l’émission Forum de la RTS est révélatrice des débats qui entourent le rôle des universitaires dans l’espace public, à l’heure de la crise du climat et, plus récemment, de celle du Covid-19. Elle mobilise le milieu académique, qui y voit l’occasion de réfléchir à son rapport au politique tout en réaffirmant la nature intangible des libertés qui fondent la démarche scientifique. Et ce, au moment même où celles-ci font l’objet d’attaques frontales de la part de régimes autoritaires, notamment en Turquie.

The Charlatan: Trial date set for detained Carleton student in Turkey

By Dominique Gené – March 25, 2021 111

Cihan Erdal, a Carleton doctoral student detained in Turkey since his arrest by Turkish police in September, is set to stand trial on April 26.

Erdal was detained on Sept. 25, 2020, while conducting fieldwork for his doctoral research and visiting family in Turkey. 

Paul Champ, Erdal’s lawyer, said Erdal is accused of inciting terror and violence related to social media posts from 2014 and 2015. During that time, Erdal was serving as a student member of the People’s Democratic Party (HDP) of Turkey, the country’s third-largest political party.  

Turkish officials released an indictment in early January involving over 100 defendants which cited two Facebook posts made by Erdal as evidence that he had violated the unity and integrity of the state, Champ said. 

In one of the posts, Erdal shared a link to a newspaper article about a man whose son was killed by Turkish forces in 2015, unrelated to the 2014 protests. The other post, which included a link to the People’s Party website, was made in September 2014. 

In an open letter circulated in February, Erdal said that using the Facebook post as evidence “is not only a misdeed against [him] and [his] loved ones but also against Turkey’s future.”

Champ said Erdal is expected to stand trial with other defendants, as the Turkish government has been using similar tactics to charge other political opponents.

“Given that it’s such a complex matter involving so many different people, it’s really hard to say what the Turkish court will do,” Champ said.

The legal team has filed a complaint with the United Nations Working Group on Arbitrary Detention, stating that the charges against Erdal violate the International Covenant on Civil and Political Rights. 

“A tweet or even a Facebook post is a matter of free expression … unless the post is advocating for violent or criminal activity which was not the case here,” Champ said.  

Omer Ongun, Erdal’s partner of 10 years, has been in contact with Erdal through his lawyers. Ongun said Erdal is “healthy, spiritually and physically” and was able to receive his books and school materials. 

Ongun is currently working with the department of sociology and anthropology at Carleton to organize a conference on arbitrary detention and academic freedom, with a focus on Erdal’s case. Blair Rutherford, professor and chair of the department, told the Charlatan that the event is set for late March. 

Ongun said he is hoping the conference brings attention to the academics, politicians, activists, and journalists imprisoned in Turkey whose human rights have been violated. 

“Yes, I want to save Cihan but I also want to make sure that people understand and acknowledge that this is not only about Cihan,” Ongun said. “There [are] broader human rights implications to this.”

He also encouraged people to write a letter to their local members of Parliament and the Turkish Embassy. Ongun has also set up a GoFundMe fundraiser, which has raised $17,000 so far, to cover legal expenses and other supplies such as books and clothes for Erdal. 

Steven Reid, Carleton’s media officer, said in an email that the university has “asked the Canadian government to send a consular official in order to send a clear message with respect to Canada’s position.”

Champ, who has been communicating with the Canadian government about Erdal’s case, said he is hoping Canada will issue a public statement to address the charges against Erdal and demand his release.

In his letter, Erdal said he is certain “that universal legal norms and values, and of course, love, solidarity and goodness” will prevail.